Trafik kazasında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı yapılan itirazın, kusurun ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği nedeniyle kabul edilmiştir.

Ülkemizde her yıl milyonlara ulaşan trafik kazası meydana gelmektedir. Bu kazaların yüzbinlercesi ne yazık ki yaralamalı trafik kazasıdır. 

Maddi hasarlı trafik kazalarında tutanak, taraflar arasında bazı hususlar hariç tutulabilmektedir. 

Yaralanmalı trafik kazalarında, vefatla sonuçlanan kazalarda kolluk kuvvetlerince trafik kaza tespit tutanağı düzenlenmektedir. Sonra ise Kolluk kuvvetleri, suçla ilgili delilleri savcılıkları intikal  ettirmektedir. Cumhuriyet Savcılıkları, suçun niteliğine göre iddianame hazırlayıp mahkemeye sunması ve mahkemelerin iddianameleri kabulü ile kovuşturmaya geçilmekte, kovuşturma aşamasında yapılan yargılama ile karar verilmektedir.

Cumhuriyet Savcılıkları, şikayet yokluğu, kusurun olmaması gibi bazı durumlarda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermektedir. (takipsizlik kararı)

Kusurun olmamasının tespiti bu aşamada genel olarak kaza tespit tutanakları olmaktadır. Kaza tespit tutanakları, kesin bir kusur tespiti değildir. Olay yerinde yapılacak keşifle, müştekinin ifadeleri, süphelinin ifadesinde, sorgusunda, tanıkların ifadelerinde, olay yeri kamera görüntüleri gibi kusur durumunu değiştirecek deliller bulunmaktadır. Bu nedenle sadece kaza tespit tutanağındaki kusur tespitine dayanarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermek, doğru değildir. 

Ülkemizde bir çok mağdur, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara itiraz süresini kaçırması ya da itirazlarının kabul edilmemesi nedeniyle mağduriyetlerinden oluşan zararları giderememektedir. Bu gibi durumlarla karşı karşıya kalınması halinde, "CMK 173 maddesi gereği, Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihtenitibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesininbulunduğu yerdeki sulh ceza hâkmliğine itiraz edebilir.

Bu hususla ilgili yargıtay kararı önem arz etmektedir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2017/913 E.  ,  2017/2712 K. "taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği," karar vermiştir. Kısacası, sadece kaza tespit tutanağı ya da tek trafik bilirkişisinden alınan raporlara kovuşturmaya yer olmağına karar verilmemelidir.

 

12/01/2016 tarihinde düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre meydana gelen olay nedeniyle araç sürücüsünün herhangi bir kural ihlali yapmadığının tespit edildiği, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca, söz konusu kaza tespit tutanağına göre şüphelinin kusurunun bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hakimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, meydana gelen olay nedeniyle keşif yapılarak bilirkişi raporu aldırılması ve soruşturmanın buna göre sonuçlandırılması gerektiği gözetilemeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 21/12/2016 gün ve 94660652-105-38-6208-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay tarihinde, sanığın sevk ve idaresindeki otobüs ile ışık kontrollü kavşakta yayaya çarpması neticesinde, yayanın yaralandığı iddiası ile başlatılan soruşturmada, maddi olayın ve kusur durumunun şüpheye yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi için keşif yapılarak bilirkişi raporu aldırılması ve delillerin etraflıca araştırılıp ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmediği anlaşılmakla,
Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Kayseri 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/03/2016 tarihli ve 2016/682 değişik iş sayılı kararının CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2017/913 E.  ,  2017/2712 K.

 

(2

Yorumlar

Yorum Yap