Sigorta tahkim komisyonunda vekalet ücreti hakkında YARGITAY 17. Hukuk Dairesi Kararı hukuka aykırıdır.

Son günlerde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, trafik sigortası tazminatları konusunda hukukla bağdaşmayan kararlar vermektedir. 24 Nisan 2016 tarihinde yayınlanan kanunu "hukuka aykırı olarak 1 Haziran 2015 tarihine geriye yürütmüştü. Bu kararının ardından "dava vekalet ücreti"  konusunda düzenleme yapma yetkisi kanuni olarak Türkiye Barolar Birliğinde olması rağmen yine buna aykırı olarak bu yetkiyi Hazine Müşteşarlığına devretmiştir. 

Sigorta şirketlerinin,yasal süre içerisinde tazminat ödeme konusunda altyapılarını genişletmeleri gerekmektedir. Bunun yaptırımı ise dava ya da sigorta tahkim komisyonu ile karşı karşıya kalmaları olacaktır. Doğal olarak, bu yaptırımın mali külfeti olması gerekmektedir. Fakat, vekalet ücretlerini mali külfetten çıkartıp sigorta şirketlerini yasal süre içeresinde ödeme yapmamasının mali yükü ortadan kaldırılmış olmaktadır. 24 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile mali olarak % 70 leri aşan oranda daha az tazminat ödeme kolaylığı sigorta şirketlerine sağlanmıştır.  Vekalet ücreti ile ilgili kararın yanlışlığı konusunda Sigorta Tahkim Komisyonunda hukuku savunan hakemler, hukuka uygun gerekçelerle direnmektedir.  Aşağıda açıkça sunulan gerekçe "hukuk devleti" olan her devlette aksini söylemek imkansızdır. 

  • Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri, Avukatlık Kanun‘unun 168. Maddesi uyarınca, Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanmakta ve Adalet Bakanlığının vereceği karar ile yürürlüğe konulmaktadır. Türkiye Barolar Birliği dışında, bir başka kurum veya kuruluşun Avukatların ücretleri ile ilgili düzenleme yapabilmesi için yasa ile açıkça yetkilendirilmiş olması gerekmektedir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanun’unun 30/17 maddesindeki; “(Ek fıkra: 13/06/2012-6327 S.K./58.md.) Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” hükmü de Hazine Müsteşarlığına vekalet ücret tarifesi çıkarılması konusunda düzenleme yapması için açık veya zımni yetki vermemektedir.

 

  • Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 16/13. maddesinde; "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü yer almaktadır. 02.01.2017 tarih 29996 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanmış bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümlerinin Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonunda ücret başlıklı 17. Maddesinin birinci fıkrasında; “(1) Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda bu Tarife hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır. Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücret, 1.980,00 TL olarak gösterilmiştir; üçüncü kısımda ise dava konusunun değerine göre vekalet ücretinin hesaplanmasına ilişkin esas alınacak oranlar gösterilmiştir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümlerin 21. maddesinde, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarifenin esas alınacağı öngörülmüştür. Bu bakımdan davanın açıldığı anda geçerli bulunan tarife değil; kararın verildiği anda geçerli bulunan tarife uyarınca vekalet ücretinin belirlenmesi zorunludur. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 3. maddesinde, yönetmeliğin, 03.06.2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddesine dayanılarak hazırlandığı ifade edilmiştir.

 

  •  Sigortacılık Kanunu'nun 30/17. maddesinde, talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde, aleyhe hükmolunacak vekalet ücretinin Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biri olduğu öngörülmüş olmasına rağmen; Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesinde ise taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olduğu ifade edilmiş olduğundan yönetmeliğin söz konusu hükmü, Sigortacılık Kanunu'nun m. 30/17 hükmünün kapsamını genişletmek suretiyle ona aykırı nitelikte bir düzenleme içermektedir. Anayasa'nın 124. maddesinde, "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." düzenlemesi bulunmaktadır. Anayasa ‘nın bu düzenlemesi gözetildiğinde, normlar hiyerarşisinde daha alt sırada yer alan yönetmeliklerin kanuna aykırı nitelikte hükümler içermeleri mümkün değildir.

 

  • Bu bakımdan, kanuna aykırı nitelikte yönetmelik hükmü yerine kanun hükmünün uygulanması zorunludur. Nitekim, aşağıda yazılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararında da bu yön açıkça vurgulanmaktadır. "... Anayasa'da kanun çıkarma yetkisi yasama organına verilmiştir. Yasama organı Anayasa çerçevesinde konu ile sınırlı olmaksızın kanun çıkarabilir. Bir başka deyimle kanun, Yasama Organı tarafından yapılan bağımsız bir hukuksal düzenlemedir. Buna karşılık yönetmelik, kanunu açıklayan, kanunun uygulanmasını sağlayan ve kanunu tamamlayan bir idari tasarruftur. Yönetmelikle kanun arasında organik bağ mevcut olup, yönetmelik kanuna bağımlıdır. Bu sebeple öncelikle üstün norm olan kanunun, kanuna aykırı olmayan hallerde ise yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerekir.

 

  • Bir başka anlatımla; kanunla yönetmeliğin çatışması halinde üstün norm durumunda bulunan kanuna değer verilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi zorunludur. Öğretide bazı hukukçular yönetmeliklerin kanuna aykırı olmasının adli yargıda incelenemeyeceği, bu gibi hallerde ilgili tarafa idari yargıya başvurarak yönetmeliğin iptalini sağlamak üzere önel verilmesi ve bunun bekletici sorun yapılması gerektiği konusunda görüş bildirmektedirler. Gerek Anayasa'da ve gerekse kanunlarımızda yönetmelikle kanunun çatışması halinde bunun bekletici sorun sayılması gerektiği hususunda bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca, adli yargı içinde ceza ve hukuk ayırımı yapılarak sonuca varılması da isabetli değildir. Yorum yaparken yargı yolunu bir bütün olarak kabul zorunludur. Yargıtay'ın süregelen uygulamalarında ayırım yapılmaksızın yönetmeliğin kanuna aykırı olması halinde, kanuna değer verilerek uyuşmazlıkların çözümlenmesi ilkesi benimsenmiştir. Yönetmeliğin kanuna bağımlı olması açıklanan şekilde yorum ve uygulama yapılmasını gerektirmektedir..." (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, E. 1993/5, K. 1996/1, T. 22.3.1996.) Bu düzenlemeler ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları (Örneğin : 16.04.2013 T. 2013/4237 E. 2013/5552 K., 15.05.2014 T. 2014/5005 E. 2014/7686 K, 31.10.2013 T. 2013/15884 E 2013/14731 K, 91 13.03.2014 T. 2014/2255 E., 2014/3620 K., 29.04.2013 T. 2013/4229 E. 2013/5904 K. sayılı kararları )birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlık hakem heyetinin başvuran yararına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan vekalet ücretinin tamamını takdir etmesinde usulsüzlük bulunmadığından, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik itirazı heyetimizce yerinde görülmemiştir. Sigorta tahkim Komisyonu Sitesinden alınmıştır

Yorumlar

Yorum Yap