SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU KARARLARINDA BENZER UYUŞMAZLIKLARDA FARKLI KARARLAR VERİLMESİ HAKKINDA

SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU KARARLARINDAKİ ÇELİŞKİLER. 

Son günlerde sigorta tahkim komisyonu kararlarında benzer hukuki uyuşmazlıklara ilişkin çelişkili kararlar çıkmaktadır. Bu çelişkiler sonucu sigorta tahkim komisyonuna başvurun taraf ve vekilleri ciddi mağduriyetler yaşamaktadır.

Trafik kazasında meydana gelen maluliyetler nedeniyle sürekli iş görmezlik tazminatı uyuşmazlıklarında çelişkili ve hukuka uygun olmayan kararlar sonucu;zaman, emek ve zararı tazmin edememeye ek olarak sigorta şirketi lehine karşı yargılama giderleri ve vekalet ücretleri ile mağduriyetler daha çok artmaktadır.

Sigorta Tahkim Komisyonu hakemleri arasında bu kadar çelişkili karar olması, hukuki yorum farklılığı ile açıklamak pek mümkün değildir. Türk Ticaret Kanunu, 2918 Sayılı Kanun, Sigortacılık Kanunu, Sigorta Genel Şartları, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik vd konuya ilişkin mevzuat açık olmasına rağmen buna aykırı kararlar verilmektedir.

Son zamanlarda mevzuata uygun olan kararlar, itiraz hakem heyetleri tarafından başvurunun reddi kararları verilmektedir. İlk başvurularda da başvurunun reddi kararları verildiği sıkça görülmektedir. Benzer olaylara ilişkin çok farklı kararlar çıkmaktadır.

Öncelikle hakemlerin, sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimli adaylar arasından sınavda başarılı olanlar hakem olduğu kabul ettiğimizde açık açık hukuka aykırı kararlar verilmesi Sigorta Tahkim Komisyonu’na olan güveni ne yazık ki sarsmaktadır.

En çok hukuka uygun olmayan kararlar, maluliyet tespit raporlarından kaynaklı olmaktadır.

1-Maluliyet tespit raporlarının mevzuata uygun olmadığı,

2-Maluliyet tespit raporları düzenlenirken yerinde muayene yapılmadığı,

3-Maluliyet tespit raporlarının hangi mevzuata göre düzenlendiği açıkça yazmadığı,

gibi gerekçelerle başvurular usulden ret edilmektedir.

Üç gerekçe ne yazık ki çoğu zaman mevzuat hükümlerine uygun olmamaktadır. Sigorta Genel Şartları, Yargıtay Kararları, İstinaf Mahkemesi Kararları, Maluliyet raporları ile ilgili mevzuatlar yeteri kadar incelenmeden bu kararlar verilmektedir. Bu konuyla ilgili çok kez açıkmalarda bulundum, fakat bu tür mağduriyetlerin artmasıyla başvuran vekillerince sesler artmaktadır. Hatta sigorta şirketi vekilleride alınan bazı kararlardan pek memnun değiller.

Bu tür mağduriyetlerin önüne geçilmesi için, hakemlerin güncel mevzuatları ve kararları takip etmesi gerekmektedir. Eğitim seminerleri ile bu çelişkiler aza indirmek mümkün olabilir. Aksi halde, benzer olaylarla ilgili çok farklı kararlar çıkmaktadır. Vekillerinde müvekkillerine karşı hukuki sorumlulukları bulunmaktadır. A Hakemlerine göre hareket ettiğinde, B hakemleri farklı kararlar vermekte bu nedenle 4-6 ay süre boyunca emek, para ve zaman boşuna gitmektedir. Kararların birbiri ile uyumlu olmaması sonucu bir çok vatandaşımız, benzer olaylarda farklı kararlar ile karşıya karşıya kalmaktadır. Böyle durumda zaten mağdur olan vatandaşımız, daha çok mağduriyetle karşı karşıya kalmaktadır.

Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkim 30. Madde 11- a) Sigorta hakemliği yapmak için gereken nitelikleri kaybetmişse veya tarafsızlık ilkesine aykırı hareket ettiği tespit edilmişse sürekli olarak,

(18) Sigorta hakemleri ve raportörler tarafsız olmak zorundadır.

Uyuşmazlıkların hangi hakeme geleceği bilinmediğinden ona uygun hareket etmekte mümkün değildir. Bu nedenle hukuken öngürülebilir bir sürecin olması mutlaka gerekmektedir. Bu durum yoksa, hukuki güvende mümkün olmayacaktır.

Yukarıda bahsettiğim gibi maluliyet raporları ile hatalı hukuki kararlar için kısa bir çözüm sunmak faydalı olacaktır.

1-Maluliyet tespit raporlarının mevzuata uygun olmadığı,

Maluliyet Raporlarının mevzuata uygun olup olmadığı ile ilgili değerlendirme kaza tarihi ve poliçe tarihine göre yapılmalıdır. Sigorta Genel Şartlarına ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararlarına göre poliçe düzenlenirken geçerli olan genel şartlar police süresince rizikonun gerçekleştiği tarihte oluşan zararlarda “poliçe düzenlenirken geçerli olan genel şartlar uygulanır”. Poliçe düzenlendikten sonra yapılan genel şart değişiklikleri sigorta ettirine kabul etmedikçe bağlamaz.

1-11/10/2008  tarihinden önceki kazalarda; Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre maluliyet tespitinin yapılması gerekmektedir.

2-11/10/2008 tarihinden 01/06/2015 tarihinden önce kesilen trafik poliçelerle ilgili kazalarda (trafik poliçesi başlangıç tarihi önemlidir, olay tarihi 1 haziran 2015 sonra olsa bile 1 haziran 2015 tarihinden önce düzenlenmiş poliçelerde bu yönetmelik uygulanacaktır) Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre yapılması gerekir.

3-01/06/2015 tarihinden sonra olan kazalarda; trafik poliçesi tarihi 1 haziran 2015 tarihi sonrası ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre yapılması gerekir. Fakat, bu sadece sigorta şirketlerine karşı taraf olunan başvuru, dava ya da tahkimde geçerlidir. Borçlar Kanunu’na göre sorumluluk nedeniyle araç şoförü,araç işletenlerine karşı açılacak davalarda yine yukarıda ki 1. ve 2. Madde geçerlidir.

4-Özürlülük ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 20 Şubat 2020 tarihinde yürülülükten kaldırılmıştır.

20 Şubat 2020 tarihinden önce düzenlenen poliçelerde poliçe süresince meydana gelebilecek riskler için Erişkinler ilişkin Engelllik Değerlendimesi Hakkında Yönetmelik hükümleri genel şartlarda değişiklik 1 Nisan 2020 tarihinde yapıldığı için uygulanamaz. Hakemlerin Genel Şartlara uygun kararlar vermesi gerekmektedir. Fakat, genel şartlar değişikliğinin geç yapılması sonucu vatandaşlarımız özürlülük ölçütüne göre 20 şubat 2020 tarihinden sonra rapor yetkili hastelerden alamamaktadır. Ancak Üniversitelerin adli tıp birimlerinde bu raporlar alınmaktadır. Alınan adli tıp mütalaa raporlarında sigorat şirketleri ve bir çok sigorta tahkim hakemi tarafından kabul edilmemekte böylelikle ortada çözümü zor mağduriyetler ortaya çıkmaktadır.

 

Özürlülük ölçütü-Erişkinlere ilişkin yönetmelikler esasen maluliyet tespitlerinde oran konusunda çok köklü değişiklikler bulunmamaktadır. Bu durumun bilinmesi ile vatandaşın erişkinlere ilişkin yönetmeliğe uygun raporlarının bu süreçte kabul edilmesi gerekmektedir. Aksi halde yetkili hiçbir hastanenin yürürlülükten kalkan bir yönetmeliğe göre rapor düzenlemesi mümkün değildir. Adli Tıp Mütalaa kabul edilmemesi üzerine eklendiğinde ortada özürlülük ölçütüne göre yetkili hastanelerden 20 şubat 2020 tarihi itibariyle rapor alınamasını beraberinde getirecektir.

 

Vatandaşa raporlara ilişkin hükümler değişmesine rağmen, genel şartların sonradan değişmesinin getirdiği proplemler yüklenemez. Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği ile Erişkinlere İlişkin Yönetmelik raporları arasında kullanılan maluliyet tablolarında oransal olarak çok fark bulunmamaktadır.Buna ilişkin Sigorta Tahkim Komisyonu Üniversitlerin Adli Tıp Birimlerinden görüş alıp tüm hakemlere bu duruma iletmesi gerekir. Ya da cüzi ücretler karşılığında bu raporların tahkim aşamasında adli tıp uzmanlarınca dönüştürülmesi de bir çözüm yolu olacaktır. Hakem, hukuki boşluğu doldurması gerekmektedir. Bu durum ya Sağlık Bakanlığı ile çözülmesi gerekirdi, ya da Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından.

Fakat, bazı hakemler kaza tarihini esas olarak 20 Şubat 2020 öncesi özürlülük ölçütü-20 Şubat 2020 sonrası Erişkinlere ilişkin Yönetmelik uygulamaktadır. Genel şartların uygulanmasında kaza tarihi değil poliçe başlangıç-bitiş tarihleri esas alınmalıdır. KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENEL ŞARTLAR’da 20 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete yayım tarihli 1 Nisan 2020 tarihli değişiklikle ÖZÜRLÜLÜK ÖLÇÜTÜ YERİNE ERİŞKİNLERE İLİŞKİN YÖNETMELİK geçerli olacağı düzenlenmiştir. Sigorta genel şartları değişmeden, Erişkinlere ilişkin yönetmelik uyuşmazlıklara uygulanmaya çalışılmaktadır. En kolay çözüm yolu ise, özürlülük-erişkinler ayrımı yapmadan 1 haziran 2020-20 şubat 2020 tarihleri arası her iki raporunda geçerli kabul edilmesi mağduriyetlere gidermek için uygun olacaktır. Zaten 20 Şubat 2020 tarihinden sonra özürlülük ölçütüne göre raporlar yetkili hastaneleren alınamamaktadır.

Üniversitlerin Adli Tıp birimlerinin düzenlediği raporlar 1 NİSAN 2020 tarihli genel şartlara ilişkin düzenlemeye uygun değildir. Sigorta Genel Şartlarında, raporların nasıl alınacağı ve hangi hastanelerden alınacağı açıkça düzenlenmiştir.

5-Yargıtay’ın 17. Hukuk Dairesinin 17. Hukuk Dairesi         2017/128 E.  ,  2017/9362 K. 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenecek kararının hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Bu yönetmelik sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının maluliyetinin tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Çalışma gücünün en az %60’ının hangi hallerde kaybedildiğinin tespitine ilişkin yönetmelik olup tek başına maluliyet tespiti için yeterli kesinlikle değildir. % 60  maluliyet ve üzerinin hangi hallerde kaybedildiğine dair bir düzenlemedir. Bu nedenle buna uygun rapor talep edilmesi ve düzenlenmesi mümkün değildir. Bazı adli tıp kurumları diğer mevzuata göre yazdığı raporlara rapor içinde hakemlerin talebi doğrultusunda ekleme yapmaktadır.Bu tamamen yanlışa yanlışla cevap vermektedir. Artık bu yanlış kararın hakemlerce bilinmesi gerekmektedir. İstanbul Adli Tıp Kurumu bir çok raporunda ve kararında bunu açıkça yazmaktadır. Fakat, sırf bu nedenle yargılamalar uzamaktadır.

 

2-Maluliyet tespit raporları düzenlenirken yerinde muayene yapılmadığı,

  • Bu durum kesinlikle hakemlerin dikkat etmesi gereken önemli bir proplemdir. Fakat, 1 nisan 2020 tarihinden sonra sigorta şirketi 5 gün içinde hangi hastanede rapor alınacaksa o hastane yazı yazmak zorunluluğu getirmiştir. Bu nedenle mağdurların o hastaneye gidip rapor alması için yerinde muayene olmadan yetkili hastanelerden bu rapor alınmamaktadır. Mütalaa niteliğinde raporlar Adli Tıp birimlerince uzman görüşü olması sebebiyle yerinde muayene olmadan alınabilmesinde hukuki bir engel yoktur. Çünkü adı üzerinde uzman görüşüdür. Uzman görüşleri, üniversite adli tıp uzmanları ya da diğer öğretim görevlileri tarafından HMK ve CMK gereği sunulabilmektedir. Bu raporlarla ilgili sigorta genel şartlarına uygunluğu açısından değerlendirme yapmaya bile gerek yoktur. Eğer tahkim komisyonu sevki ile gidilirse o zaman bu uzman görüşü olmaktan çıkar resmi bir maluliyet raporu haline gelir. Bazı tahkim hakemlere, yetkili hastanelerden alınan rapor yerine adli tıp mütalalarını kabul etmektedir. Bu mevzuata kesinlikle uygun değildir. Özürlülük ölçütü ya da erişkinlere ilişkin yönetmeliklerde raporların nasıl, hangi hastaneler ve kimlerin imzası olacağı açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeleri tüm hakemlerin bilgi sahibi olması gerekmektedir. İstinaf Mahkemesi kararlarında rapor olmadan başvurularda bile eksikliği gidermek için hakemlerin süre vermesi gerektiği açıkça yazılıyken direkt usulden ret kararları kesinlikle yanlıştır. Başvuru eksik evrak olması tamamlanabilir bir eksikliktir. Bu eksiklik tamamlanması için süre vermeden direkt usulden ret kararları verilmesi ve bu kararların istinaf mahkemesi kararlarına da aykırı olması kabul edilemez. Vatandaşımız ve vekiller aylar hatta yıllar süren bu tür yanlış kararlar nedeniyle mağdur olmaktadır.

3-Maluliyet tespit raporlarının hangi mevzuata göre düzenlendiği açıkça yazmadığı,

  • Devlet hastaneleri dahil eğitim araştırma hastaneleri düzenlendiği raporlar 20 şubat 2020 tarihi öncesi özürlülük ölçütü yönetmeliğine göre 20 şubat 2020 tarihinden sonraysa erişkinlere ilişkin yönetmeliğe göredir. Raporların üzerinde bu hususların yazmaması o raporun hangi mevzuata uygun olarak düzenlenmediği bilinmediği anlamına gelmez. Eğer bunu hakemler bilmiyorsa, bunun için bir müzekkere ile hangi yönetmeliğe göre yazıldığını ilgili hastaneye ya da adli tıp uzmanına sorabilirler. Fakat bunu yapmak yerine direkt usulden ret kararı verilmesi hakka, hukuka ve vicdana uygun değildir. Sigorta şirketi mevzuata uygun rapor sonucu ödeme yapmaması halinde uyuşmazlık çözüm merkezi olan tahkim komisyonu aylarca vatandaşımızı bekleterek daha büyük bir mağduriyete neden olmaktadır. Ayrıca bu hususta tamamlanabilir bir eksikliktir. Tamamlanabilir eksikliklerin tamamlanması için süre verilip tamamlatılmasını istenmelidir.

Yukarıda açıkladığımız gibi diğer hususlarda hukuka uygun olmayan kararlar çıkmaktadır. Hakemler arasında bu uyuşmazlık başvurunları, avukatları, sigorta şirketlerine, sigorta şirketlerinin vekillerini mağdur etmektedir. Bu açıdan maluliyet raporları konusunda eğitimler verilerek bu çelişkiler giderilmesi herkes açısından daha doğru olacaktır. Sigorta tahkim komisyonuna güveni artırmak için bu durumun aciliyetli yapılması gerekmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Yap