Sigorta fark davası nedir? Maluliyet raporları uygulanacak mevzuat hükümleri nedir?

Maluliyet tespiti hangi yönetmeliğe göre yapılır? Trafik kazasında yaralanan ya da vefat edenler için Araç işletenine, sürücüsü ya da sigorta şirketlerine karşı meydana gelen zarar nedeniyle dava açılan davalarda uygulanacak mevzuat hangisidir?

Son zamanlarda Sigorta Tahkim Komisyonu ve mahkemelerin en çok tartışma konusu olan kararları “maluliyet tespiti” “engellilik oranı” “sürekli iş gücü kaybı oranı” "çalışma gücü kaybı tespiti" "meslekte kazanma güca kaybı tespiti" "özürlülük oranı" diye adlandırılan tespitlerinde olmaktadır.

  • Borçlar Kanunu, Haksız Fiillere İlişkin Hükümler için 54 Bedensel Zararlar Özellikle Şunlardır 3. Fıkra “3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.” hakkındadır.

 

  • Çalışma gücü kaybı ve azalması için yaş, cinsiyet, meslek gibi ölçütlerin dikkate alınmadığı “1 haziran 2015 öncesi poliçelerle ilgili uyuşmazlıklarda “30 Mart 2013 tarihinde yayınlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve “20 Şubat 2019 tarihinden sonra Erişkinlere İlişkin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik” ile maluliyet tespiti yapmak mümkün değildir. Bu yönetmelikler çalışma gücü kaybı ve azalmasını ölçmeye elverişli yönetmelikler değildir, bu yönetmelikler sürekli çalışma gücü kaybı için zarar tespiti için kullanılamaz. Ancak, kişiye devlet tarafından ödenecek bakım maaşları, engellilik raporu ile yararlanılacak sosyal ve ekonomik haklar ve imkanlar için kullanılabilir. Çalışma gücü kaybı ve azalması için kullanılacak 11.10.2008 tarihli ÇALIŞMA GÜCÜ VE MESLEKTE KAZANMA GÜCÜ KAYBI ORANI TESPİT İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİ’dir. Bu yönetmeliğin 1. Maddesi “….çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.” 3 Ağustos 2013 tarihli ve 01.09.2013 yürürlük tarihli Maluliyet Tespit İşlemleri yönetmeliği 11.10.2008 tarihli yönetmeliği yürürlükten kaldırmamış sadece “Madde-23 gereği ; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.” Zaten bu yönetmelik “MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının maluliyetinin tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” Tek başına çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücünü değerlendirilecek içirikte ve nitelikte değildir. Fakat, hala bazı mahkemeler 11.10.2008 tarihli yönetmelik yerine kaza tarihi 1/9/2013 yürürlük tarihli olan uyuşmazlıklarda Maluliyet Tespit İşlemleri yönetmeliğine göre Adli Tıptan Rapor talep etmektedir. Bu uygulamanın sebebi Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin (17. Hukuk Dairesi         2017/128 E.  ,  2017/9362 K ) yanlış yorumlaması ve içtihadıdır. Bu karar kesinlikle hukuksuzdur, bu nedenle sigorta tahkim komisyonunun ve mahkemelerin bu karara dikkate alıp vatandaşlarımızı mağdur etmektedir. Adli Tıp Kurumu, bu taleplere zaten çoğu zaman bu yönetmeliğin başka amaçla olduğu ile ilgili cevap vermektedir. Fakat, üniversite hastaneleri adli tıp anabilim dalı başkanlıkları sadece bu yönetmeliğe dayanarak rapor hazırlıyor gibi rapor düzenlemektedir. Bu yönetmelik ve eklerine çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücünü ölçecek düzeyde nitelikte kesinlikle değildir. Bu yönetmeliğe göre hazırlandığı iddia edilen raporlar, 11.10.2008 tarihli yönetmelik ve eklerine göre hazırlanmaktadır. 11.10.2008 tarihli yönetmelik, 22 Ocak 2011 (değişiklik yapılmasına dair yönetmelik ile) tarihinde ve 03.08.2013 (maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği ile)tarihinde değiştirilmiştir. 11.10.2008 tarihli yönetmelik yürürlükten kaldırılmamıştır.01.09.2013 tarihli Maluliyet Tespit İşlemlerinin Yönetmeliğinin 11.10.2008 tarihli yönetmeliği tamamen yürürlükten kaldırıldığı gibi karar vermek hukuki değildir. 11.10.2008 tarihli yönetmeliğin bazı hükümlerini yürürlülükten kaldırmıştır. 

            Zarar, kişinin gelecekte mahrum kaldığı bir zarardır. Bir genel cerrahın el parmaklarında meydana gelecek kayıp ile call center olarak çalışan bir işçinin çalışma gücü kaybı ve azalması aynı olması mümkün değildir. Ne yazık ki, kanuna aykırı olarak herkes için tek tip bir ölçütlerle zarar miktarları tespit edilmeye çalışılmaktadır.

            2918 sayılı K.T.K. 90. Maddeye göre; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar 2918 sayılı kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. 2918 sayılı K.T.K. 85. Göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne ve yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa ………doğan zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar “ hükmü bulunmaktadır. ZMSS Trafik Sigortası kapsamında ancak genel şartlara göre uygun maluliyet raporu talep edilebilir. Sigorta şirketleri dışındaki araç işletenleri, araç sürücüsü, araç işleteni gibi sorumlu olanlar için TRAFİK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI UYGULANMAZ. Bu nedenle 6098 sayılı Borçlar Kanunu Haksız Fiilden Doğan 53. ve 54. Maddeler dikkate alınarak, yargısal içtihatlar çerçevesinde uyuşmazlık çözümlenir. K.T.K. 90 madde sadece ZMSS kapsamında talep edilecek tazminatlar içindir. Sigorta şirketleri ile araç sürücüsü, araç işletenleri teminat limitleri dahilinde müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır.

 

Vatandaşlarımız sigorta şirketine karşı % 8 Erişkinlere ilişkin engellilik yönetmeliğine ve genel şartlara göre tam ödeme almış olabilir. Fakat, Borçlar Kanunu Haksız Fiillere ilişkin 54. Madde gereği % 8 rapor meslekte çalışma ve kazanma gücü kaybını doğru yansıtmayabilir. Kişinin yaşı, mesleği gibi unsunlar raporu artırıcı eksiltici hususlar içerebilmektedir. Bu nedenle 11.10.2008 tarihli yönetmelik ile 20 Şubat 2019 tarihli yönetmelik arasında maluliyet farkının olup olmadığının tespiti yapılmalıdır. 11.10.2008 tarihli yönetmeliğe göre daha fazla maluliyeti varsa (çoğunlukla bulunmaktadır) araç sahibi, araç işletenine ya da VARSA İHTİYARİ MALİ SORUMLULUK SİGORTA ŞİRKETİNE karşı fazlaya ilişkin zararlar için dava açılabilir. Mahkemelerin, mağduru ZMSS genel şartlarına göre Adli Tıp Kurumunu sevk etmemeli, B.K. 54. Madde ve yargısal içtihatlar gereği 11.10.2008 tarihli yönetmeliğe göre sevk etmelidir. Bu ayrım yapılmadan verilen ara kararlar haksız ve hukuksuzdur. K.T.K. 90. Maddesi açıktır sadece ZMSS kapsamında tazminat taleplerinde genel şartlar geçerlidir. ZMSS genel şartlarını, tazminat hukuku düzenlemesi olarak kabul etmek mümkün değildir.

Vatandaşlar, zararları tam karşılanmadığı sigorta şirketinden genel şartlara eksiksiz tazminatlar ödense bile, yeniden maluliyet değerlendirmesi yapılıp B.K. 54 gereği sürekli iş görmezlik zararlarının karşılanması için dava açabilirler. Sigorta şirketi, genel şartlara göre ödeme yapmakla teminat dahilinde sorumluluktan kurtulur. Fakat, diğer sorumlular genel hükümlere göre sorumluluğu devam etmektedir. Trafik kazası nedeniyle zararlar için trafik sigortası ZMSS Genel Şartları uygulamak mümkün değildir. ZMSS Genel Şartlarını ancak sigorta şirketine karşı talepler için uygulamak mümkündür. Mevzuatta, bu şekilde ikili ayrıma gidilmesi kabul edilemez bir durumdur. Sigorta şirketi, teminat limiti dahilinde genel hükümlere göre sorumlu olmak zorundadır. Aksi halde, tek taraflı düzenleyici işlemle sigorta şirketinin genel şartlar değişikliği ile ödeyeceği tazminatlar azaltılabilir ya da artırılabilir. Bu zamana artırıldığı pek görülmüş bir durum da değildir. 2019 yılında vatandaşlarımızı 3. kişilere karşı vereceği zararlar için 390.000 TL kişi başı sorumluluğu sigorta şirketine devredeceğini düşünüyor fakat bu durum yanıltıcıdır. Sigorta şirketi genel şartlara göre 2019 yılı için azami 390.000 TL kadar kişi başı bedensel zararlardan sorumludur. Borçlar Kanunu haksız fiile ilişkin hükümlere göre 200.000 TL 3. kişiye kusuru ile zarar veren, bu zarar için sigorta şirketinin genel şartlara göre 100.000 TL sorumluluğu ancak karşılanabilir. 100.000 TL fark 390.000 TL olan poliçe limiti kapsamında olmasına rağmen sigorta primi ödeyen vatandaş tarafından ödenecektir. 

Maluliyet tespitlerinde, özürlülük ölçütü ya da erişkinlere ilişkin engelllik değerlendirilmesi uygulamak kabul edilemez. Öncelikle bu ayrımın gidirilmesi gerekmektedir. Herkes işine gelen az ödeme yapacağı yönetmeliği uygulatmak istemektedir. 

Yorumlar

Yorum Yap